Aşıklar Şehri Paris’te Gezilecek Yerler
Aşıklar Şehri Paris’te Gezilecek Yerler
Paris birçok yönden mükemmel bir şehir sayılabilir. Bu kadar kendine özgü, önemli ve hatta biraz narsist oluşundan dolayı kim onu suçlayabilir ki! Paris hakkındaki genel kanı burnu havada ve kendini beğenmişlik üzerine kurulu olsa da, aslında çok açık ve samimi bir şehir. Bunu anlamanız için kendisine biraz zaman ayırmanızı ister.
Çok kültürlü nüfusu ona gereken yaratıcı enerjiyi sağlıyor. Geleneksel Fransız şeflerinin farklı kültürlerin yemeklerini denemesi, genç tasarımcıların uluslararası modayı takip etmesi ama hepsinin içine biraz Fransız dokunuşu katması; son dönemlerde yükselen Fransız müziği ile dilin kozmopolit seslerin arasına karışması sonucunda tadına doyulmayan bir şehir ortaya çıkıyor.
Paris Gezilecek Yerler
Fransa turizminin kalbini oluşturan Paris, 2012 yılında 83 milyon yabancı turisti ağırlayarak dünyanın en çok turist çeken şehri ünvanını elinde tutuyor. Paris’e gelen turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerin başında Disneyland gelirken, Paris’in sembolü Eyfel Kulesi ise, Paris’te en çok ziyaret edilen yerler sırasında beşinci sırada. Paris gezi rehberi yazımda Paris hakkında daha detaylı bilgiler yer alıyor.
Paris’i keşfetmenin en güzel yollarından biri olan Piri uygulamasını akıllı telefonunuza indirin. En iyi rehberlerin sesinden gerçek zamanlı yapılmış, Paris’in az bilinen ilginç yerlerini kayıtlarını dinleyebileceğiniz yürüyüş turu uygulaması Piri ile rotayı takip ederek sanki rehberiniz yanınızdaymış gibi gezin. Bakalım Concorde Meydanı’nda dolaşırken şehrin Simetrik olduğunu fark edebilecek misiniz? AppStore ve Google Play’den ücretsiz indirebiliyor. Uygulama içinden dilediğiniz turu satın alarak sonrasında çevrimdışı kullanarak Paris’in bilinmeyenlerini keşfedin.
Paris’in en yüksek rakımlı yeri olan Montmartre Tepesi, Paris gezilecek yerler arasında ikinci sırada yer almış, Notre Dame Katedrali‘nin de bulunduğu Saint-Michel bölgesi üçüncü olurken, Paris’te en çok ziyaret edilen yerler listesinde Louvre Müzesi dördüncü sırayı alıyor.

1. Louvre Müzesi

2. Eyfel Kulesi

3. Champs Elysées

4. Arc de Triomphe

5. Concorde Meydanı

6. Montmartre
Paris’te insan yoğunluğunun hiç azalmadığı noktalardan biri olan Montmartre, bir tepe üzerindeki semtin ismi. Tepede kurulan beyaz kubbeli bazilikadan Paris manzarasını izleyen yüzlerce insan, aynı zamanda dar sokaklardaki sanat atölyelerindeki sanatçılarla tanışıp, sanat eserlerine yakından bakma şansına kavuşuyor. Picasso, Van Gogh gibi isimlerin de bir dönem çalıştığı bu bölge çok sayıda kafe, butik pastane ve restorana ev sahipliği yapıyor.
7. Sacre Coeur

8. Seine Nehri
Paris’i güney ve kuzey olmak üzere ikiye bölen Seine Nehri, 1991’de çevresi dünya mirası listesine alınmış bir bölge. Kıyıları zarif parklarla ve sayısız tarihi kalıntılarla çevrili olan nehrin, etrafında her biri ayrı özellikler taşıyan köprüler de bulunuyor.
Paris’in en çok ziyaret edilen yerlerinin başında Seine Nehri üzerindeki Arceveche köprüsünün Quartier Latin ayağının üzerindeki mütevazı demir korkuluklar da turistlerin gözde yerleri arasına girmeyi başarmış bir yer. Burayı farklı kılan korkuluklar üzerinde aşıklar tarafından asılan kilitler. Aşıkların kilit asıp anahtarını Seine Nehri’ne attığı korkuluk özellikle genç çiftlerin ilgisini çekiyor. Paris aşıklar kenti olduğunu düşünen birçok sevgili bu geleneği yerine getirmek için Paris’e gelip mutlaka üzerien yazdıkları isim ve kazıdıkları sembol kalp resimleri olan kilitleri asıyorlar.
9. Île de la Cité
On dokuzuncu yüzyılın sonlarına dek şehrin önemli bir merkezi olan ve Sein Nehri üzerindeki bir ada olan Île de la Cité, dönemin hükümdarlarının saraylarını ve önemli figürlerin evlerine ev sahipliği yapmış, günümüz Paris’inin ise en turistik bölgelerinden biri. Adanın en ünlü bölgeleri ise, kırmızı tuğlalı evlerin bulunduğu Place Dauphine ve katedral toplarının saklandığı yer olan Rue Chanoinesse.
10. Île Saint-Louis
Sein Nehri üzerindeki diğer bir adacık olan ve kentin ortasında sakin ve kendi hâlinde yaşamıyla ayrı bir bölge hissi veren Île Saint-Louis, kafeleri, restoranları, dondurmacıları ile ünlü. Barok stilinde inşa edilen St-Louis-en I’Île Kilisesi ise adanın en dikkat çeken mimari eserlerinden.
11. Notre Dame Katedrali

Notre Dame Katedrali herhalde Fransız Gotik sanatının en ünlü eseri. Dame Gallo-Roman tapınağından Hıristiyan kilisesine, daha sonra da Roma mimarisini temsil eden bir kiliseye dönüştürülen Notre Dame Katedrali, en son olarak 1163’te VII. Louise’nin saltanatı sırasında Fransız Gotik tarzında yeniden inşa edilmeye başlanmış. Notre Dame, gerçekten anıtsal değer göz önünde tutularak inşa edilen ilk katedral. Notre Dame Paris gezisinde mutlaka görmeniz gereken yerler listesinde.
12. St. Chapelle Kilisesi
Notre Dame, Paris’in tartışmasız en meşhur katedrali olsa da St. Chapelle Kilisesi de vitraylarıyla Ortaçağ dönemine ait bir başyapıt olarak kabul ediliyor. Fantastik Gotik dış cephesinin ince işlenmiş mimari detayları, içeride size vadettiklerini kısa gösterisi gibi. İçine girildikçe artan detaylar ve kuzey kulesinde sonlanan gargoyle tarzı yapılar mimari olarak baş döndürücü güzellikte.
13. Jardins du Luxemburg

14. Orsay Müzesi
Seine Nehri’nin solundaki eski tren garında yer alan Orsay Müzesi, 1800’lere ait zengin resim, heykel ve fotoğraf koleksiyonuyla kentin Lourve’dan sonraki en önemli müzesi. İnşası 1900’de tamamlanan tren garı olan müze binası, 1939’dan sonra istasyonların uzun trenler için uygun olmamasından dolayı ulaşıma kapanarak 1986’da müze haline getirilmiş. Lille Caddesi’nde yer alan müzeyi, her yıl iki milyondan fazla turist ziyaret ediyor.
15. Opera Binası
Charles Garnier tarafından İkinci İmparatorluk döneminde tasarlanan Opera Garnier, 1875’te Üçüncü Cumhuriyetin ilk günlerinde tamamlandı. Opera, 450 kişilik bir oyuncu kadrosunu taşıyabilen sahnesi ile dünyanın en büyük operası özelliğini taşıyor. Yeraltında yapay bir göl meydana getiren bir yeraltı nehrinin üzerine inşa edilmiş olması Opera’nın bir diğer önemli özelliği. Gaston Leroux tarafından yaratılan Operadaki Hayalet’in (The Phantom of the Opera) hâlâ aşağılarda bir yerde dolaştığı söylenir. Opera Paris’i gezerken kaçırmamanız gereken mekanlardan biri.
16. Versay Sarayı

17. Euro Disney
Avrupa’nın en çok ziyaret edilen eğlence alanlarından Disneyland Park, yediden yetmişe herkesin zevkine hitap eden bir tema park. İnsanın hayal gücünü zorlayan bir eğlence mekanı olan Disneyland, iki adet parkı, otelleri, dinlenme, yemek ve eğlence alanlarıyla gezginlere renkli bir dünyanın kapılarını açıyor. İster tek başınıza ister sevgilinizle ister ailecek gidin Paris’e, en az 1-2 gününüzü buraya ayırın.
Bana göre Disneyland başlıbaşına gidilip görülmeye değer bir yer. Walt Disney’in tüm karakterlerinin yanı başınızda olduğu, çocukların neşe dolu gözlerle etrafa baktığı bu büyüleyici yerde kendinizi çizgi romanların içinde hissediyorsunuz. Disney’in hayali dünyasını sizlere sunan bu etkileyici tema parkta çocuklarınız düşlerindeki çizgi film karakterleri ile tanışırken, sizler de çocukluğunuza geri dönün.
18. Moulin Rouge
“Kırmızı Değirmen” anlamına gelen ünlü bir kabare olan Moulin Rouge, Pigalle’de yer alıyor. Dünyaca ünlü şovları, orijinal eğlence programları ve danslarıyla pek çok turisti ağırlayan ve ilginç bir tasarıma sahip olan yapı, mimari açıdan pek çok binaya öncülük etmiş, yaşayan bir müze niteliğinde.
19. Place des Vosges
Paris’in en eski meydanlarından biri olan Place des Vosges 1612’ye tarihleniyor. Victor Hugo’nun yaşadığı ve müzeye dönüştürülen evin de bulunduğu meydanda kırmızı tuğlalı, geleneksel mimariye sahip evler oldukça ilgi çekici.
20. Paris müzeleri
Bir başka görülmeye değer müze ise, Quai Branley Müzesi. Kısmen ahşap olan yapısında yer alan yoğun bitki çeşitliliğine sahip müzede, Afrika, Amerika, Asya ve Okyanusya’dan eserler bulunuyor.
Son yıllarda Paris’e kazandırılan Mimarlık ve Mimarlık Mirası Müzesi (Cite de l’architecture et du patrimoine) ise “dünyanın en büyük mimari müzesi” olmak amacıyla açılan ve 12.yy’dan günümüze mimarinin tarihini sergileyerek modern fikirleri de göz ardı etmeyen bir müze.
Muazzam Moyen Çağı Müzesi, dünyanın en güzel ve eşsiz Ortaçağ koleksiyonlarını bünyesinde saklıyor. Roma hamamları, el dokumaları, Ortaçağ dönemine ait vitraylar ve muhteşem mücevherleri burada görmeniz mümkün.
Mimari şaheser olarak göze çarpan birçok şaheser de var Paris’te. Arap Dünya Enstitüsübunlardan sadece biri. Modern bir yapı olmasının yanında Arap motiflerini de içerisinde barındıran müzede, Orta doğu sanatı ve arkeolojik buluntuların sergilendiği bir bölüm de yer alıyor.
Paris’e gitmeden izlemeniz gereken filmleri de ekleyeyim; Midnight in Paris, Amelie, Julie & Julia, Before Sunrise, Paris Je T’aime. Ancak Paris’i filmlerde izlediğiniz gibi beklemeyin. Paris sokaklarında yürürken bir film sahnesi yerine göçmenlerle dolu köşeler, sidik kokan metro durakları, güven vermeyen köşelerle karşılaşırsanız şaşırmayın. Ancak bana kalırsa bunlar Paris’in yukarıda saydığım güzelliklerini gölgede bırakamaz.
Negatifliklerini de abartmadan şehri keşfedin. Paris gezilecek yerler çok geniş alana yayıldığından mutlaka toplu taşıma kartı alın, taksi veya metro kullanın. Paris aceleye getirilecek bir şehir değil. Aşırı yorgunluk Paris’ten alacağınız zevki azaltır yok. Arada Paris‘in şirin kafelerinde mola vermeyi unutmayın.
Yorumlar
Yorum Gönder